Aleksandreia Troas Doğu Roma İmparatorluğunun Başkent Adayı. İlk detaylı araştırma 1994 yılında yapılmış. Yıkıntılar çok eskiden beri bilinse ve talan edilmiş olsa da çok önemli bir antik alan çok geç fark edilmiş. İlk çalışma yüzey araştırması ile kentin sınırları çizilmiştir. İlk kazı ise ancak 1997 yılında yapılmıştır. Kent M.Ö. 4 yy’da İskender’in ardılı Antigonos Monoftalmos (Tek Gözlü) tarafından Antigoneia olarak kurulmuştur. Kentte önceki yerleşimler mevcuttur ancak Antigonos çevredeki yerleşimlerden bazı grupları buraya toplayarak kentte imar başlatmıştır. Ancak İskender’in diğer ardılı Generaller ile yapılan savaşlar sonucunda bir müddet sonra kent el değiştirmiş. M.Ö. 3.yy’da Lysmakhos kentin adını Aleksandreia Troas (İskenderin Kenti) olarak değiştirmiştir. Kendi İmarını başlatan komutan döneminde yol ve sur yapımı öncelik kazanmıştır. Çevredeki 7 kenti tamamen boşaltarak burayı merkez halinde konumlandırmıştır.
Dönemin Pagan kültürü düşünüldüğünde kentin ilk mimari ve yapıları kazılar sonrasında pek çok ayrıntı gün yüzüne çıkacaktır. Kent surların dışında bir kent olarak planlanmış kentin uzandığı yol Gülpınar’dan Truva’ya ve Evcilere kadar geniş bölgeye yayılmıştır. Kent merkezi olarak seçilen nokta ise sıcak ve soğuk su kaynağının hemen yanında yer almaktadır. Roma kaynaklarında pek çok Roma generalinin ve İmparatoru’nun bu kente geldiği yazmaktadır. Son olarak Konstantin kenti buraya kurmayı planlamış ancak sonra Galatların meşhur kenti bugünkü İstanbul’u tercih etmiştir. İstanbul’da bulunan pek çok eski yapıda Troas bölgesinden gelen taş ve mermer bulunması kentin neden gelişip büyümediği konusunda bir fikir verebilir.

Kestanbol kaplıcaları tabelasını gördükten sonra Dalyan yönüne devam ettiğimizde sağda ve solda kentin harabeleri yol üzerinden bile görünüyor. Geniş kazı çalışması yapılan bölümde bir otoparka aracımızı bırakıp kenti geziyoruz.
Eski adı tarihçi Strabon’a göre Sigeia adında küçük bir köy olan ve çok sonraları İskender’in ardılı Antigonos Monoftalamos (tek gözlü Antigonos) tarafından kurulmuştur. Kentte yerleşim ve imar büyük bir hızla gerçekleşmiş taş ve sütün işçilikleri oldukça hız kazanmıştır. Kent uzun süre gelişimine devam etmiş ve Lysimakhos tarafından (İskenderin bir başka ardılı olan general) Alexandria Troas olarak kenti fethettikten sonra adını değiştirmiştir. Adını değiştirmekle kalmamış Neandria başta olmak üzere Kebrene ve Tenedos haklarını burada toplayarak kentte imar başlatmıştır. Uzun yıllar büyümeye devam eden kent Roma döneminde yatırım almaya devam etmiş bölge Troas olarak adlandırılmıştır. Roma döneminde adı Colonia Alexandria Augustus Troas bilinmeye başlandı. Kentin altın çağı yaşadığı dönemde 100 binden fazla nüfusa sahip olduğu bilinmektedir. Restorasyon delisi Hadrianus kente oldukça katkıda bulunmuş ve sonraları 1. Konstantin Troas’ı Roma imparatorluğunun başkenti yapmak istemiştir. Ancak bu İstanbul’a kısmet olmuş Doğu Roma’nın başkenti İstanbul olmuştur. Kentteki diğer bir önemli hadise ise Hristiyan alemi için önemli biri olan Aziz Paul Kudüs dönüşünde kentte bulunmuş bu sırada yüksekten düşen bir çocuğu Kestanbol kaplıcalarındaki suda dirilttiği hikayesi dilden dile dolaşmıştır.
Kentin surlarının 10km den fazla olduğu büyük bir stadyum, tiyatro, hamam, gymnasium ve su kemerleri yer almaktadır. Herodes Atticus tarafından yapılan hamam bal sarayı olarak adlandırılmıştır.
Konstantin kentini bugünkü İstanbul’a kurunca kentin önemi azalmış ve ticaret yollarından faydalanamayınca bir süre sonra göç vermeye başlamıştır. Kente ait gelişmiş sütun ve duvarlar daha bu dönemde taşınmaya başlamış Başta İstanbul ve Çanakkale’de yapılan imarlarda kullanılmıştır. Osmanlı döneminde bu taşların devşirilmesi hız kazanmış bir çok cami ve imarette kentin kalıntıları kullanılmıştır. Çanakkale kentinin yıldızının parlaması deniz ticareti ve boğaza yakınlığı sonucunda Troas uzun süre unutulmuştur.
Bugün tarihe ve geçmişimize verdiğimiz önemden olsa gerek kentin pazaryeri denilebilecek Limana yakın bir bölgesine 3 katlı villaların olduğu site bile kurulmuş böylece Efes kadar önemli bir eski harabenin üzeri tamamen kapanmaya başlamıştır.